Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
Üyelerimize Özel Tüm Opsiyonlardan Kayıt Olarak Faydalanabilirsiniz
Apple Siri’siyle Google Gemini Buluşması
EPFL Soft Transducers Laboratuvarı başkanı Herbert Shea, “2020’de otonom böcek ölçekli sürünen robotlar geliştirdik, ancak su altı ortamları için bu kadar küçük ve bağımsız robotlar üretmek tamamen yeni bir zorluktu” diyor. Shea, bu projede daha güçlü yumuşak aktüatörler, yeni hareket stratejileri ve kompakt yüksek voltajlı elektronikler geliştirilmesi gerektiğini belirtiyor.
İçindekiler
ToggleGeleneksel su altı robotları, bitkiler, döküntüler ve yaban hayatıyla dolu karmaşık su ortamlarında hareket etmekte zorlanır. Ayrıca, pervane tabanlı sistemler, mercan resifleri veya göl kıyıları gibi hassas ekosistemlere zarar verebilecek gürültü ve rahatsızlıklar yaratır. EPFL ve Max Planck Enstitüsü’nün geliştirdiği yeni robot ise bu sorunları aşmak için doğadan ilham aldı. Robot, deniz solucanlarının hareketlerini taklit eden esnek yüzgeçler kullanarak saniyede 12 santimetreye (2,6 vücut uzunluğu) kadar hızla yüzebiliyor. Bu hız, benzer boyuttaki birçok balık ve su canlısının performansını geride bırakıyor.
Eski EPFL araştırmacısı Florian Hartmann, “Tasarımımız sadece doğayı taklit etmiyor; doğal organizmaların başarabileceğinin ötesine geçiyor” diye açıklıyor. Robot, yapay kasları ve benzersiz hareket sistemi sayesinde öne, arkaya, yanlara ve hatta dönme hareketlerini rahatlıkla gerçekleştirebiliyor. Bu yetenek, kendi boyutundaki diğer robotlar için ulaşılması zor bir seviyeyi temsil ediyor.
Bu projenin temelinde yatan vizyon, yalnızca biyolojik ilhamı taklit etmekle kalmayıp, aynı zamanda doğayla uyum içinde çalışan pratik ve gerçekçi robotik sistemlerin temelini atmak.
Projenin en büyük zorluklarından biri, robotun hafif ve enerji açısından verimli bir kontrol sistemine sahip olmasıydı. Araştırmacılar, bu sorunu aşmak için aktüatörlere 500 volta kadar elektrik sağlayabilen ve sadece 500 miliwatt enerji tüketen kompakt bir elektronik ünite geliştirdi. Bu, bir elektrikli diş fırçasından dört kat daha az enerji tüketimi anlamına geliyor. Yüksek voltaja rağmen, robotun düşük akımı ve korumalı devreleri, çevresi için tamamen güvenli bir kullanım sağlıyor.
Ayrıca, robot ışık sensörleriyle donatılarak, bazı su canlılarının basit görsel sistemlerine benzer şekilde ışık kaynaklarını algılayıp takip edebiliyor. Bu özellik, robotun otonom olarak çalışabilmesini ve hedeflerine ulaşabilmesini kolaylaştırıyor.
Bu yeni nesil su altı robotu, hassas tarım, kirlilik takibi ve ekolojik izleme gibi alanlarda büyük bir potansiyele sahip. Robotun sessiz ve göze çarpmayan hareketleri, hassas ekosistemlere zarar vermeden incelemeler yapmayı mümkün kılıyor. Ayrıca, geleneksel yöntemlerle erişilemeyen dar ve karmaşık alanlara ulaşabilme yeteneği, su altı altyapılarının denetimi ve bakımı için de önemli bir avantaj sunuyor.
Hartmann, “Çalışma sürelerini uzatmayı ve robotun özerkliğini artırmayı hedefliyoruz” diyor. “Bu projeden elde edilen bilgiler, sadece biyolojik olarak ilham alan robotik bilimini ilerletmekle kalmayacak, aynı zamanda doğayla uyum içinde çalışan pratik ve gerçekçi robotik sistemlerin temelini atacak.”
EPFL ve Max Planck Akıllı Sistemler Enstitüsü iş birliği ile geliştirilen bu ultra ince, hafif ve verimli yüzen robot, su altı teknolojilerinde devrim yaratacak. Deniz solucanlarını andıran sessiz yüzgeçler, kompakt elektronikler ve akıllı sensörler sayesinde, bu robot hassas ve karmaşık su ortamlarında dahi yüksek performans sergiliyor. Hem ekolojik izleme hem de kirlilik takibi gibi uygulamalarda, bu teknoloji geleceğin su altı araştırmalarına yön verecek.
Eğer siz de teknolojinin sınırlarını zorlamayı seviyorsanız ve geleceğin robotik sistemlerine ilgi duyuyorsanız, bu devrim niteliğindeki gelişmeleri yakından takip etmelisiniz. Bilim kurgu filmlerinde gördüğünüz o sahnelerin ötesinde, artık gerçeğe dönüşen teknolojilerle dolu bir dünya sizi bekliyor!
Yorum Yaz