Dünyaca ünlü fütürist ve bilgisayar bilimcisi Raymond Kurzweil, insanlığın biyoteknoloji, yapay zeka ve nanobotların birleşimi sayesinde çok yakında ömürlerini neredeyse bin yıla kadar uzatabileceğini düşünüyor. Kurzweil’e göre yapay zeka, insan biyolojisini daha derin bir seviyede anlamamızı sağlayarak hücresel düzeyde hassas müdahalelere olanak tanıyacak.
Kurzweil‘in iyimserliği, insan ömrünü uzatmada kilit rol oynayacağına inandığı nanoteknolojideki ilerlemelere dayanıyor. Yapay zeka destekli nanobotlar, hücresel hasarı onarabilecek, sağlığı izleyebilecek ve hatta biyolojik işlevlerin yerini alabilecek şekilde tasarlanabilir. Örneğin, nanobotlar dokuları onarabilir, kanser hücrelerini yok edebilir ve organ fonksiyonlarını iyileştirebilir.
Kurzweil’in hücresel nanobotlarla ilgili öngörüleri bilim kurgudan ibaret değil. 1998’de nanoteknoloji uzmanı Robert Freitas, insan solunum sistemini tamamlayabilecek veya değiştirebilecek, hipotetik, mikroskobik ve yapay bir kırmızı kan hücresi için temel oluşturdu. “Respirocyte” olarak adlandırılan bu nanobot, bireylerin nefeslerini dört saate kadar tutmalarına olanak tanıyarak nanobotların doğal insan yeteneklerini artırma ve hatta aşma potansiyelini ortaya koyuyor.
Kurzweil, yapay zekanın genetik mühendisliği alanında da devrim yaratma potansiyeline dikkat çekiyor. Genlerimiz üzerinde kontrol sahibi olmak ve yapay zekayı gen ekspresyonunu simüle etmek ve düzenlemek için kullanmak, yaşlanmanın önemli bir nedeni olan DNA transkripsiyon hatalarının birikmesini önleyebilir ve tersine çevirebilir.
Transhümanizmin açık sözlü bir savunucusu olan Kurzweil, nanoteknolojinin insan beyni üzerinde en büyük etkiye sahip olacağına inanıyor. Geleceğin insan beyinlerinin %99,9’dan fazlasının biyolojik olmayan yapıda olacağını öngörüyor. Bu, nanobotların beyin dokusuna kademeli olarak dahil edilerek hasarlı nöronları onarması veya değiştirmesiyle başlayacak. İlerleyen aşamalarda ise mikroskobik bilgisayarlar kullanılarak “dijital neokorteks tabakaları” oluşturulacak ve böylece insanların makineleri düşünceleriyle kontrol etmesi ve insan beyninin devasa bir bulut tabanlı internete bağlanması mümkün olacak.
Elbette, teknoloji ve biyolojinin iç içe geçtiği bu gelecek vizyonu ciddi ve rahatsız edici endişeleri de beraberinde getiriyor. Yapay zeka güvenlik uzmanları, yapay zekanın kontrol edilemeyeceğine dair kanıt olmadığı ve yapay süper zekanın geliştirilmesinin insanlığın sonunu getirebileceği konusunda uyarılar yapıyor. Bu endişeler, önümüzdeki 5-10 yıl içinde teknoloji mevcut olsa bile, yapay zekayı insan vücuduna entegre etmek isteyip istemediğimizi düşünmemiz gerektiğini gösteriyor.
Dünyanın yuvarlak olduğu büyük kesim tarafından kabul edilse de düz dünyacıları ikna etmek gerçekten çok…
Google Fotoğraflar, Android kullanıcıları için uzun zamandır beklenen bir özelliği nihayet sunuyor. Bu yeni özellik,…
Siber güvenlik uzmanları, Google Play Store’da yer alan bazı uygulamaların Kuzey Kore bağlantılı casus yazılımlar…
Microsoft bir uygulama daha vedalaşmaya hazırlanıyor. Gelen son bilgilere göre Remote Desktop uygulaması sonlandırılacak. Microsoft,…
Modern uçakların 38 ton yükü emen lastikleri, iniş anında 320 PSI'ya kadar basınca dayanıyor.…
Asus VU Air Ionizer nihayet görücüye çıktı. Asus monitörler artık sadece görüntü aktarmakla kalmayacak bundan…
This website uses cookies.